İthalat ve İhracatın Ekonomiye Etkisi: Piyasalarda 15 Yıllık Gözlemlerim
Dış ticaretin Türk ekonomisine ve yatırım kararlarımıza nasıl yansıdığını anlattığım kişisel deneyimlerim
Geçen ay bir müşterimle görüşürken yine o tanıdık soruyla karşılaştım: "Hocam, şu dolar/TL kuru niye sürekli çıkıyor? Bu ithalat-ihracat işleri bizi nasıl etkiliyor?" İşte tam da bu an, piyasalarda on beş yıldır gözlemlediğim gerçekleri bir kez daha paylaşma zamanının geldiğini anladım.
Tabii ki ekonomi uzmanı değilim ama bu kadar yıl sonra şunu net söyleyebilirim: İthalat ve ihracat dengesi, sadece makroekonomik bir veri değil. Bizim portföyümüzdeki her hisse senedini, her yatırım kararımızı doğrudan etkileyen canlı bir organizma gibi. Yani, bu konuyu anlamadan piyasalarda sağlıklı adımlar atmak oldukça zor.
Kişisel Not: Bu yazıda teorik bilgilerden çok, gerçek piyasa deneyimlerimi paylaşacağım. Çünkü kitaplarda okuduklarımızla gerçekte yaşadıklarımız bazen çok farklı oluyor.
İthalat: Çifte Kılıç Etkisi
İthalat konusunda piyasalarda şahit olduğum en büyük yanılgı şu: "İthalat kötü, ihracat iyi" mantığı. Hâluki işin içine girdiğinizde durum o kadar siyah-beyaz değil.
Mesela, 2018'de bir teknoloji şirketinin hisselerine yatırım yapmıştık. Şirket ithal komponent kullanıyordu ama ürününü ihraç ediyordu. Dolar kuru yükselince ne oldu? Önce maliyetleri arttı (ithalat), sonra gelirler arttı (ihracat). Net etki? Pozitifti, çünkü katma değer yüksekti.
İthalatın Ekonomiye Pozitif Etkileri
Şunu fark ettim ki, ithalat aslında ekonomiyi canlandırıcı bir etki yaratıyor - tabii akıllıca yapıldığında. Özellikle ara malı ithalatı... Bu konuda müşterilerimle çalışırken sürekli karşılaştığımız durum şu:
Gerçek Örnek: Otomotiv yan sanayii şirketleri
Ham maddeyi ithal edip, işleyerek katma değerli ürün haline getirip ihraç eden firmalar... 2019-2020 döneminde bu sektördeki yatırımlarımız oldukça kârlı çıktı. Çünkü TL'nin değer kaybetmesi, ihracat gelirlerini artırırken, ithalat maliyetlerinin artışını telafi etti.
Ama tabii ki her ithalat bu kadar akıllıca değil. Özellikle tüketim malı ithalatı... İşte bu noktada ekonomiye yük oluyor. Piyasalarda gözlemlediğim şu: Lüks tüketim malları ithalatı arttığında, genelde döviz kurunda baskı artıyor.
İthalatın Negatif Yönleri (Kişisel Gözlemlerim)
En büyük sorun şu ki, ithalata bağımlı sektörlerde yatırım yapmak gerçekten riskli olabiliyor. 2018'den beri kaç defa şahit oldum... Dolar/TL kuru aniden yükselince, ithalat maliyetleri katlanıyor.
Özellikle enerji ithalatı konusunda... Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük kısmını ithal etmesi, sürekli cari açık yaratıyor. Bu da uzun vadede TL üzerinde baskı oluşturuyor. Yatırımcı olarak bu gerçeği görmezden gelememiz.
İhracat: Ekonominin Lokomotifi (Ama Dikkatli Olmak Lazım)
İhracat konusunda müşterilerimle çalışırken en sık duyduğum cümle: "Hocam, ihracat yapan şirketlere yatırım yapalım, kur artışından kazanırız." Tabii ki mantıklı ama... İş bu kadar basit değil.
2020 pandemi döneminde çok net gördük bunu. İhracat yapan bazı şirketler, küresel talep düştüğü için zorlandı. Kur avantajı var ama müşteri yok. Sonuç? Kârlılık düştü.
Dikkat Edilmesi Gereken Nokta:
İhracatçı şirketlerde yatırım yaparken mutlaka şuna bakıyorum: Müşteri profili ne kadar çeşitli? Tek bir ülkeye bağımlı mı? Çünkü o ülkede ekonomik kriz olduğunda, bizim şirketimiz de etkileniyor.
İhracatın Büyük Avantajları
En büyük avantajı tabii ki döviz girişi... Ama sadece bu değil. İhracatçı şirketler genelde teknolojiye daha çok yatırım yapıyor, kalite standartları yüksek oluyor. Bu da uzun vadede rekabet avantajı sağlıyor.
Bir de şunu fark ettim: İhracatçı şirketlerin yönetim kalitesi genelde daha iyi oluyor. Neden? Çünkü uluslararası pazarlarda rekabet etmek zorundalar. Bu da bizim gibi yatırımcılar için güven verici.
İstihdam açısından da... İhracatçı sektörlerde çalışan arkadaşlarımla konuştuğumda, genelde maaşlarının daha stabil olduğunu söylüyorlar. Çünkü şirketlerin gelirleri döviz bazında.
Ticaret Dengesi: Piyasaların Nabzı
Bu konu gerçekten kritik. Piyasalarda yıllardır gözlemlediğim şey şu: Ticaret dengesi verileri açıklandığında, TL'nin hareket yönü genelde belli oluyor.
Cari açık yüksek çıktığında ne oluyor? Genelde TL baskı altında kalıyor. Bu da ithalatçı şirketlerin maliyetlerini artırırken, ihracatçıların TL bazındaki gelirlerini artırıyor. Yani, portföy dengesi önemli.
Cari Fazla vs Cari Açık: Hangisi Daha İyi?
Bu soruyu müşterilerimden çok duydum. Kişisel görüşüm şu: İkisi de aşırıya kaçtığında sorun yaratıyor.
Sürekli cari fazla veren ülkeler (Almanya gibi) güçlü görünse de, bazen iç tüketim zayıf kalıyor. Sürekli cari açık verenler ise (bizim gibi) dış borca bağımlı hale geliyor.
İdeal olan şu: Dengeli bir yapı. Bazen fazla, bazen açık... Ama kronik açık vermeyen bir sistem.
Dikkat: Yatırım Açısından Risk Faktörü
Sürekli yüksek cari açık veren dönemlerde, özellikle ithalat bağımlısı sektörlere yatırım yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor. 2018 Ağustos krizi bunu acı bir şekilde gösterdi bize.
Yatırımcı Gözüyle: Hangi Sektörlere Dikkat Etmeli?
İşte bu bölüm benim için en önemli kısım. Çünkü teorik bilgiler güzel ama pratikte nasıl yatırım yapacağız?
İhracatçı Sektörlerde Fırsatlar
Şu sektörlere özellikle dikkat ediyorum:
Otomotiv: Türkiye'nin güçlü olduğu alan. Ama dikkat, sürekli Avrupa pazarına bağımlı. 2020'de Avrupa'da otomobil satışları düştüğünde bizim şirketler de etkilendi.
Tekstil: Klasik ihracat sektörü. Ama artık katma değeri yüksek ürünlere yönelen firmalara bakıyorum. Fast fashion yerine, markalaşma yapanları tercih ediyorum.
Beyaz Eşya: Bu sektördeki bazı firmalar gerçekten küresel oyuncu oldu. Arçelik, Vestel gibi... Hem teknoloji geliştiriyorlar hem ihracat yapıyorlar.
İthalatçı Sektörlerde Dikkatli Olmak
İthalat bağımlısı sektörlerde yatırım yaparken şuna dikkat ediyorum: Şirketin fiyatlama gücü var mı?
Yani, maliyet artışını müşterilere yansıtabilir mi? Eğer güçlü bir marka veya tekel konumu varsa, maliyet artışlarını tolere edebilir. Ama fiyat rekabetinin yoğun olduğu sektörlerde riskli.
Kişisel Strateji:
Portföyümde hem ihracatçı hem ithalatçı şirketler bulundurmaya çalışıyorum. Bu şekilde kur riskini bir nebze hedge ediyorum. Tabii ki mükemmel bir korunma değil ama yine de fark ediyor.
Makroekonomik Etkiler: Günlük Hayata Yansımalar
Bu konuyu sadece piyasa açısından değil, günlük hayat açısından da değerlendirmek lazım. Çünkü sonuçta hepimiz bu ekonominin içinde yaşıyoruz.
Enflasyon ile dış ticaret arasındaki ilişki çok net. İthalat maliyetleri arttığında, bu enflasyona yansıyor. Ama aynı zamanda ihracat artışı da ekonomiyi canlandırıyor.
İstihdam açısından bakınca... İhracatçı sektörlerdeki istihdam genelde daha kaliteli ve sürdürülebilir oluyor. Çünkü katma değer yüksek, teknoloji yoğun işler.
TL'nin Değeri ve Yaşam Kalitemiz
Bu noktada şunu söylemek lazım: TL'nin sürekli değer kaybetmesi, orta sınıfın satın alma gücünü erozyona uğratıyor. Özellikle ithal ürünler pahalılaşınca...
Ama diğer taraftan, turizm gelirleri artıyor. İhracatçı firmalarda çalışanların durumu iyileşiyor. Yani her zaman kazanan ve kaybeden oluyor.
Son Sözüm: Dengeyi Bulmanın Önemi
On beş yıllık piyasa deneyimim sonrası şunu söyleyebilirim: İthalat da ihracat da ekonomi için gerekli. Sorun, dengeyi bulamamakta.
Yatırımcı olarak bizim yapacağımız şey, bu dinamikleri anlamak ve portföyümüzü buna göre oluşturmak. Ne sadece ihracatçı şirketlere yatırım yapmak, ne de ithalatçıları tamamen göz ardı etmek doğru.
Önemli olan, her sektörün kendine özgü risklerini ve fırsatlarını bilmek. Ve tabii ki, makroekonomik gelişmeleri sürekli takip etmek.
Kişisel Tavsiyem:
Dış ticaret verilerini aylık takip edin. Bu veriler, piyasalardaki gelecek hareketler hakkında önemli ipuçları veriyor. Ve portföyünüzde mutlaka hem ihracatçı hem ithalatçı şirketlere yer verin - ama oranlarını dikkatli ayarlayın.
Sık Sorulan Sorular
Sadece ihracatçı şirketlere yatırım yapsam daha kârlı olmaz mı?
Bu yaklaşım riskli olabilir. İhracatçı şirketler kur artışından faydalanır ama küresel talep düştüğünde zorlanabilir. Ayrıca birçok ihracatçı şirket ara malı ithal ediyor, bu da maliyetlerini artırıyor. Dengeyi korumak daha sağlıklı.
Cari açık sürekli artıyor, bu TL için ne anlama geliyor?
Sürekli artan cari açık genelde TL üzerinde baskı yaratır. Çünkü daha fazla döviz çıkışı demek. Ama bazen turizm gelirleri veya yabancı yatırım girişi bu açığı finanse edebilir. Önemli olan, açığın finansman kalitesi.
Hangi sektörler en çok ithalat bağımlısı?
Enerji sektörü başta olmak üzere, kimya, ilaç, elektronik ve bazı makine sanayi kolları yoğun ithalat yapıyor. Bu sektörlerde yatırım yaparken şirketin fiyatlama gücünü mutlaka değerlendirin.
Dış ticaret verileri ne sıklıkla açıklanıyor ve nasıl takip edebilirim?
TÜİK aylık olarak dış ticaret verilerini açıklıyor. Merkez Bankası'nın ödemeler dengesi verileri de önemli. Ben genelde ekonomi portallarından ve Merkez Bankası'nın sitesinden takip ediyorum. Bloomberg terminali olan arkadaşlarımdan da bilgi alıyorum.
İthalat maliyetleri arttığında hangi sektörler en çok etkilenir?
Gıda işleme (çünkü tarımsal ham madde ithal ediliyor), otomotiv yan sanayi, plastik ve ambalaj sanayi gibi sektörler çok etkilenir. Bu sektörlerde yatırım yaparken şirketin maliyet transferi kabiliyetini mutlaka araştırın.
Türkiye'nin en güçlü ihracat kalemleri nelerdir?
Otomotiv ve yan sanayi, tekstil ve hazır giyim, beyaz eşya, çelik, inşaat malzemeleri ve son yıllarda hızla büyüyen yazılım ihracatı. Ama dikkat, bu sektörlerin de kendi içinde rekabet artıyor. Katma değeri yüksek ürünlere odaklanan firmaları tercih ediyorum.



